[Üye Olmak İstiyorum] [Ana Sayfa] [Üye Arama]



Manna üyesinin yazdığı mesajlar
Kimden: Manna

23.09.2010 23:55:33



Kime: Manna

Olgunluk...

Artık eskisi gibi her Hafta sonu birileri ile dışarı çıkmak istemiyorum. Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum. Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım. İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi ve gereksiz insanları hayatından atmak istiyorsun.

Yapmacık, inanmadan konuşmak istemiyorum artık. Beni anlamayanlarla konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi. İstediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim, eleştirme hakkını oluşturan yaşamışlık ve yeterli yaş faktörü artık bende de var.

"Ben demiştim" ,"ben bilirim", "ben zaten anlamıştım", Sendromunda olanlarla arkadaşlıkları bir kez daha sorguluyorsun. İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor. Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem veriyorsun.

İyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum. Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşlar gibi sıcağa uçuyor ve sadece seninle birlikte sürüden ayrı düşenler kalıyor. Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun buralara kadar gelirken.

Uzun düz otobanlardan olduğu gibi, kestirme bozuk yollardan da ulaşabilirsin hedeflerine. Kestirmeleri de öğrendim gide gele. Boş geçen her saniye değerli artık. Daha yapılacak çok şey var ama, kendimi çok yormaktan çok hırpalamaktan yana değilim. Gerektiğinde "HAYIR" demeyi öğrendim ve bu kelime başta karşındakine kırıcı gelse de senin için hayat kurtarıcı olabiliyor.

Sevgiye önem vermek gerektiğini, zamanı geldiğinde elinde sadece sevginin kalacağını biliyorum. Sevgi paylaşıldıkça oluşuyor, olgunlaşıyor. Aileme ve seçtiğim tüm dostlarıma daha önce göstermediğim sevgi, anlayış ve ilgiyi gösteriyorum. Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler kalıyor, ne kadar sevgi dolu olduğu hatırlanıp anılıyor.

Bana çok genç olduklarını hatırlatırcasına nedense tecrübelerimi, fikirlerimi sormaya başladılar. Vereceğim cevaplar belki çok anlamsız geliyor ama yine de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yasamadan hiçbir şey öğrenilmiyor.

Yasamışlığın oluşturduğu bir alçak gönüllülükle gülüyorum içimden sadece. Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmiş dolaplar dolusu kıyafet var ve bunları kendimle paylaşmalıyım. Önce kendine güzel görünmelisin, kendi zevkime göre giyinmek istiyorum, böyle hissediyorum. Modaya uymak adına popumun sığmadığı düşük bel pantolonlara sığmıyorum diye kendimi üzme tercihini de kullanabilirim .

Ayıp, günah yada ne derler korkuları çoktan geride kaldı. Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hoşuma gidiyor. Mutfak eskiden bir zulüm iken şimdi zevk aldığım mekanlar arasına giriyor.

Farklı lezzetler denemek güzel ve kendi lezzetimi kendimde yaratabileceğim belli bir damak zevkim ve mutfak kültürüm oluştu. Sonra Sezen'in şarkısındaki gibi anneni daha sık düşünüyorsun ve hatta anlıyorsun. İşte bu yeni alışmaya başlanan ve giderek hoşa giden yeni duruma olgunluk deniyor. Yasamışlığın, görmüşlüğün, geride kalmış üflenmiş doğum günü mumlarının bir sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyor hayatın bir dönemecinde bu olgunluk.

Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu yasadığına göre değişiyor bu olgunluk çağına ermek. İnanın bana hayattaki düşüşler, zor alınan virajlar bu zamanı hızlandırıyor. Kendi dünyanın küçüklüğünü keşfetmek ve buna rağmen kendinin kıymetini bilmek çok ise yarıyor.

Bir gün hepimizin bu huzurlu olgunluğu bulmasını diliyorum.

Can Dündar


Kimden: Manna

23.09.2010 23:50:27



Kime: Manna

Yaşamı Ertelemeyin

Ben en özel en güzel eşyalarımı kendim için, hiç bekletmeden kullanırım. Siz de öyle yapın. Çünkü yarın hayatda olmayabiliriz. Ya da sevdiğinizi söyleyeceğiniz kimse olmayabilir. Hani gardirobunuzda küflenen o en sevdiğiniz elbiseniz var ya, o çok özel gün için beklettiğiniz, giymelere kıyamadığınız o alımlı tuvalet, o cakalı takım, o göz alıcı kazak... Bugün giyin onu!... Beklediğiniz o güzel gün hiç gelmeyebilir çünkü...

Değerli misafirleriniz için sakladığınız çay takımlarınızı çıkartın dolaptan en yakınlarınızla için çayınızı kimseniz yoksa kendiniz çıkarın hoş bir takımdan çay yudumlamanın doyumsuz keyfini...

Haydi, açın, nicedir kapalı duran misafir odanızın kapısını. Yıpranır diye korktuğunuz koltuklara serilin gönlünüzce. Çalın, çalmak için önemli! bir konuk beklediğiniz eski plakları bu gece...

Çalmaya vesile beklerken salonda ki büfede yıllandırdığınız şarabı geciktirmeden açın ve kana kana için. Sakladığınıza değecek biri hiç gelmeyebilir sizden değerlisi bulunamayabilir.

Çimlerle buluşmak için düzgün havayı, kırda öpüşmek için doğru sevdayı beklemeyin. Hep ertelediğiniz pikniğin günü bugün... "Haftaya giderim" dediklerinizi ziyarete gidin acilen. Haftaya orada olmayabilirler. Babanızın elini öpecekseniz, oğlunuzu lunaparka götürecekseniz, aşkınızı ilan edecekseniz... şimdi yapın!

Ve, ne olur, söylemek için özel bir an beklediğiniz o sihirli sözcükleri hemen söyleyin sevdiğinize. Söylemeye niyetlendiğinizde çok geç olabilir. Daha kaç bahar olacak ki hayatınızda? Yaşamı ertelemeyin, beklediğiniz "o gün" işte "Bugün!"

Can Dündar


Kimden: Manna

29.01.2009 05:29:07



Kime: mavizer1907

Ne zaman eskiyor sevgiler ödenen bedellerin acısı geçincemi???
Yağmur yağıyor mutfak camındayım..nasıl üşüdüğümü bilemezsin..
Menekşelerim çiçek vermiyor artık anne.
Söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama..
Şimdi telefon açsam sana sesini duymakta yetmiyor ki..
Hep aynı cümleler.
Babamlar nasıl? İlacını aldın mı?
Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde.
Bir yerlere sığdıramıyorum yüreğimi.
Bazen dalıp giderdin mutfakta yemek yaparken tahta kaşıkla tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba?
Özlemek cok fena anne, anlamak seni daha da fena..
Omuzlarim ağrıyarak uyanıyorum sabahlari.
Benim kızımın omuzlarımı ovmasına daha cok var.
Gittikçe sana mı benziyorum ben?
Ya da 'annenin kaderi kıza' dedikleri doğru mu?
'baban eskitir herşeyi kızım,'demiştin bir kez.
Anlamamışım meğer, eskiyormuş anneciğim.
Omzunu ovacak kalmıyormuş meğer aynı evin içinde.
Şimdi duysan bunları, ne üzülürsün mutsuz mu kızım diye, çoktan kendinden vazgeçmiş bir sesle.
Mutsuz değilim de anne, yağmura ve mutfağımdaki kedere çare bulamıyorum.
Evimi topluyor, toz alıyor, patlıcan kızartıyor, televizyon seyrediyor, akşam çalan kapıyı açıyorum.
Açtığımı gören olmuyor.
Pişirdiğim yeniyor da, güzel olmuş denmiyor.
Çay demleniyor demleniyor, demleniyor.
Kederim mutfağın her yerine yerleşiyor.
Ah nasıl eskiyor herşey anne, nasıl eskiyor.
Eskilerimi atmaya kıyamıyorum.
Seni çok özlüyorum.
Bana yasakladığın bahçeler sana da mı uzaktı hep.?
Gidemeyişine ağladın mı sende?
Ne zaman eskiyor sevgiler ödenen bedellerin acısı geçince mi?
İşte böyle... kalbimde bir acı
Şarkılar seni söyler..


Kimden: Manna

25.11.2008 17:01:28



Kime: CeM o

ÇARE SİZSİNİZ Gidene kal demeyeceksin... Gidene kal demek zavallılara, kalana git demek terbiyesizlere, dönmeyene dön demek acizlere, hak edene git demek asillere yakışır. Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme.Yoksa değersiz olan hep sen olursun...Düşün.... Kim üzebilir seni senden başka? Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemesezsen. Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen? Kim yıkar, yıpratır seni sen izin vermezsen? Kim sever seni sen kendini sevmezsen? Hersey sende başlar, sende biter... Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yasama sevgisini... Hep hatirla: " Çaresizsen,Çare SENSİN..."


Kimden: Manna

25.11.2008 16:59:54



Kime: CeM o

Bir kız ve bir delikanlı,bir motorsikletin üzerinde (180 km )hızla
gidiyorlar ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor

Kız : Lütfen yavaşla,ben korkuyorum
Delikanlı : Hayır,bak ne kadar eğlenceli
Kız : Lütfen,lütfen,çok korkuyorum
Delikanlı : Peki,beni sevdiğini söyle
Kız : Seni çok seviyorum,lütfen yavaşla
Delikanlı : Şimdi de bana sıkıca sarıl
Kız delikanlıya sıkıca sarılır
Delikanlı : Şapkamı alıp,kendine takar mısın? Başımı çok sıktı.
Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıktı: Motorsiklet kazası
Motorsiklet,fren arızası nedeniyle,bir binaya çarptı.Üzerindeki 2
kişiden sadece biri kurtuldu.Gerçek ise şöyleydiYolun
yarısında,delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış ama bunu kıza
belli etmek istememişti.Bunun yerine,kızdan kendisini sevdiğini
söylemesini istemiş ve kendisine son defa sarılmasını
istemişti.Sonra da kendi ölümü pahasına,kızın başlığı takmasını ve
hayatta kalmasını sağlamıştı.


[1]  


counter