|
 |
Kimden:
Ankara 0650
06.02.2010 23:39:10
Kime:
Ankara 0650
|
|
Bir zamanlar gökyüzünde birbirlerini gerçekten çok seven bir bulutla yıldız vardı... Bulut gökyüzünün en şeker, en pembe bulutu yıldızsa en parlak, umudu en çok yansıtan yıldızıydı...
Gökyüzündeki her varlık onların sevgisini kıskanırdı... Tatlı bir kıskançlıktı onlarınkisi... Ama biri vardı ki bulut ve yıldızın ayrılmalarını yürekten istiyordu... Hem de yıldızın en yakın arkadaşı olmasına rağmen...
Bulut biraz saftı, kimseyi kıramazdı... Yıldızsa bulutu için elinden gelen her şeyi yapabilir, herkese meydan okuyabilirdi... Zaten onun için bir bulutu bir de çok sevdiği dostu peri vardı... Bir derdi olduğunda gider periye anlatırdı... Nereden bilebilirdi ki, perinin bir gün bunların hepsini yıldızla bulutun ayrılmalari için kullanacağını?
Bir gün nazar değdi bulutla yıldıza... Hiç yoktan bir sebepten tartıştılar. Bulut, çekti gitti, hatalı olmasına rağmen. Yıldızsa "Nasılsa bulutum beni seviyor, dönecektir." diye düşündü... Fakat hiç bir şey beklendiği gibi gitmedi... Bulut dönmedi. Kim bilir, belki de cesaret edemedi dönmeye. Tek bir gerçek vardı ki: O da ikisinin de çok üzgün olduklarıydı...
Gökyüzündeki iyilik melekleri bile ağladılar onların durumlarına ama ne fayda...
Ertesi gün yıldız olanları en yakın dostu periye anlattı... Periyse göstermelik bir hüzne büründü... Eline büyük bir fırsat geçmişti. Artık hayatı boyunca kıskandığı kişiye karşı kozları vardı elinde. O kişi, en yakın dostu yıldız olmasına rağmen kullanacaktı kozlarını... Hem de büyük bir zevkle...
Bulutun yanına gitti ve yıldızın artık onu sevmediğini söyledi. Bulutsa üzüldü, boynunu büktü ama elinden hiç bir şey gelmeyeceğini düşündü... Çünkü yıldız inatçıydı.. Bir kere olmaz dediyse, bir daha olur demezdi. Peri de bulutun bu üzgün durumundan yararlanıp ona olan sevgisini itiraf etti... Bulut da kimseyi kıramadığı için perinin, yıldızının yerine geçmesine izin verdi...
Yıldız, günlerce bulutunun dönmesini, ondan af dilemesini bekledi... Ama bulut gelmedi. Bir gün yıldız, bulutun yanına gidip, konuşmaya karar verdi. Gece yola çıktı.
Bulut, dostu sandığı periyle birlikte ayda eleleydi... Melekler dayanamayıp, tüm olan biteni anlattılar yıldıza... Çok üzüldü ve çaresiz, döndü arkasını gitti... Yavaş yavaş sönmeye başladı...
O günden sonra yıldız söndü, ışık veremez oldu.. Bulutsa artık ne o kadar pembe, ne de o kadar kadifeydi.
Yıldız, ilk zamanlar her şeyden vazgeçti, hayata küstü... Ama kolay pes etmezdi. Kısa bir süre sonra hayatıyla ilgili o önemli kararı verdi.
O güne kadar hiç görmediği güneşin yanına gidecekti ve biraz daha ışık isteyecekti ondan. Çok geçmeden daha önce hiç görmediği güneşin yanına gitti... Ondan yansıtması için biraz daha ışık istedi... Güneş ışık yerine sevgisini verdi yıldıza...
O gün bu gündür yıldız, dünyaya güneşin sevgisini yansıtır.... Bulutsa hep gözyaşlarını akıtır dünyaya... Bir de yüreğinde kopan fırtınaları...
|
|
|
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
05.02.2010 13:40:49
Kime:
Ankara 0650
|
|
Gel desem sana .... Hiçbir şey sorma,hiçbir şey konuşma,sadece gel... Gelir misin?? Hadi desem yada..?? Hiçbir şey sormadan yine benimle yürür müsün sonu belirsiz...?? Bakmasan,görmesen,duymasan beni günlerce...Aylarca belki.... Yine beni sever misin? Gözden ırak olan gönülden uzak olurmuş derler ya.. Yanımda olup uzak olanlardansa,uzakta olup içimde olmayı becerebilir misin? Aylar sonra,yıllar belki.. ''Seni sevdim..Senden gelen iyi-kötü her şeyi sevdim.Ve hep seveceğim..'' Diyebilir misin..?? Yanında otururken bile zaman zaman beni deli gibi özleyebilir misin?? Her ayrılışımızda sabaha,bir daha görememek korkusuyla delirir misin? Her gelen telefonda 'ben' diye irkilir misin sebepsiz..? Beni her dakikana taşıyıp yaşamayı becerebilir misin?? Beni ,ben gibi sevebilir misin?? Delirsem bir gün..''Canıımmm...'' diye yine sarılabilir misin? Kapris yapmak istesem...Yapsam hatta şımarıp,kalabalıklarda elimi tutabilir misin? Hayat bir gün bana oynarsa,maskeleri yırtıp her yerimden,yine beni görebilir misin?? Ne şart ve konum olursa olsun,göz bebeklerimin hep aynı bakacağını bilebilir misin? Ya da ben hayatla oynamaya kalkarsam bir gün nefesimden sıkılıp Ölsem bir gün,yaşadığın her gün için benimle, 'bir saniyesi için bile pişman değilim' diyebilir misin? Sen bu sevgiyi kaldırabilir misin?  |
|
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
05.02.2010 13:38:11
Kime:
Ankara 0650
|
|
Eğer çıkıp gideceksen günün birinde hayatımdan hemen şimdi çık git. Yüreğime silinmez izler bırakmadan ben hayata bir kez daha küskün bırakmadan çık hayatımdan.. Kalacak kadar yürekli değilsen eğer durma. Anlıyor musun beni ya hep yanımda ol yada hiç.. Varsan eğer o varlığı bana öyle hissettir ki aldığım her nefesin yarısında sen ol diğer yarısında ben… ... Öyle değer ver ki bana aldığın nefesi soluduğun havayı ben içimde hissedeyim. Öyle büyüle ki beni gözlerinle o gözlerin varlığını üzerimde hissetmediğim gün benim gözlerimin de son günü olsun. Ve.. Ve öyle sev ki beni… Bensiz geçen her anında üşü ve her üşüdüğünde benim varlığımı hissederek yine benle ısın.. Eğer çıkıp gideceksen günün birinde hayatımdan beni öyle bir unut ki unutamayan ve unutulmayan ne varsa ibret olsun onlara. Günün birinde gitmeyi düşünüyorsan kalbimde daha fazla yer kaplamadan çek git hayatımdan. Gitmeyeceksen eğer beni yürekli ve adamakıllı öyle bir sev ki yüreği olmayan yüreksizler sonsuz sevgin karşısında diz çöksün.. sevgin sevgiyi anlamayan insanlara ibret olsun.. |
|
|
|
|
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
04.02.2010 14:14:40
Kime:
Ankara 0650
|
|
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime. Bir başka yerde olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın, orada kalmalıydın. çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.
Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelya idin pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim.
Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle...
Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin.
Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.
Seni severken yorulmadım. çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
Sevdim işte ötesi yok... 
|
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
04.02.2010 02:21:01
Kime:
Ankara 0650
|
|
Yağmurlu bir geceydi. Yine karşı karşıyayız… Başımı kaldırıyorum ve yüzüne bakıyorum. Gözlerinin koyuluğu içinde adeta labirentteymişçesine kayboluyorum.O kapkara kömür karası gözbebeklerinde masum,çocuksu bakışlar…Yüzünde ki tatlı tebessümler biranda her defasında daha da artarak aydınlık veriyor yüreğime…Gözlerin güneşin kavurgan sıcaklığı ortasında ferahlık veriyor bana.Gözlerin olabilmeyi isterdim.Bana bakan bakışları senin gözlerinle görebilmek…Hissediyorum ve görüyorum da başımı kaldırdığımda gözlerin gözlerimde..Neydi bu kadar içime umut veren.
Karşımdasın yine,bana gülümsüyorsun.Yüreğindeki güzellik gözlerinin ta içine oturmuş.Nasıl oluyorsa susuveriyorum bir şekilde.Konuşmuyorum,öylece durup seni seyrediyorum.Bana yaşattığın güzellikleri,tebessüm ettiğinde ki gamzelerini,gözlerinin içindeki gülüşleri..Bütün bunları yakalamışken kaybetmemek için susuyorum.Korkuyorum seni bulmuşken hazır değilim çünkü tekrar kaybetmeye.Hayalini karşımda bulmuşken kaybetmek istemiyorum.Seni seviyorum işte.Hiç kimse bilmiyor gönlümdeki bu sevdayı.
Ne garip değil mi? Sen yoksun ama ben senli hayaller kuruyorum. Senli sohbetlere dalıyorum. Neredesin, ne yaparsın haberim yok. Bildiğim tek şey yokluğunda bulduğum seni. Sonra seninle sohbete başlıyoruz. Geçmişten, gelecekten, yaşamış olduğumuz acılardan ve yaşayacak olduğumuz güzelliklerden konuşuyoruz. Bir ara gözlerine takılıveriyor gözlerim. Susuyorsun ve beni de susturuyor bakışların. Ve yine beynimdeki tüm sözcükler siliniyor göz bebeklerinin derinliğinde kelimelerim kaybolup gidiyor. Yaşadığım, yaşadığın tüm acılar silinip gidiyor. Masum bakışların ve suskunluğun kalıyor bana…
Çok şey istiyorum değil mi? Senin için imkansızı.Bana gelmeni,yüreğimi sevmeni yeniden..Düşüncemde beliren sohbetleri gerçekleştirebilmeyi.Ve daha bir çok şeyi.Oysa öyle güzel olacaktı ki.Sevmenin güzel bir duygu olduğunu senin için yaşadığımı tattıracaksın bana.Sonra da sevilmenin ne demek olduğunu yaşatacağım sana…
Ama nafile hep sustun,sustun….O kadar eminim ki senin artık dönmeyeceğinden.Biz istesek de mutluluğu yaşatmayacaklarından.Sohbetlerimizin gerçekleşmeyeceğini çok iyi biliyorum.Yüreğini susturacağını.Yüreğimi susturacağımı..Sevdamızı susturacağımızı….
Geceme yağmur ve sensizlik hakim! ...Köşeme çekildim başımı ellerimin arasına aldım.Ve suskunluğunu dinliyorum…Çünkü benim için suskunluğunun adı artık sevda.  
|
|
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
02.02.2010 22:04:20
Kime:
Ankara 0650
|
|
Bilir misin yanlız kalmayı, Tek başına üzülüp ağlamayı, Düşündükçe delirecek gibi olmayı, Kalbinin sızladığını hissettiğin an Seviyorum diye haykırmayı... Bilir misin? Yok,yok sen bilmezsin bunları seven kalpten anlamaz, hiç yanlız kalmaz, kalbin hiç sızlamaz, Vicdansızın birisin... Aşk acısı nedir bilir misin? Yastığa başını koyduğun İçimin nasıl yandığını anlayabilir misin? Ağlamaktan gözlerimin,sevmekten yüreğimin, nasıl paramparça olduğunu Hissedebilir misin? Eminim anlamayacaksın sen beni Bilmeyeceksin senin için ölümü göze almış kalbimi ve bu sonsuz hiç bitmeyecek olan sevgimi.. Yüreğim parçalansada,içim yansada, gözlerim ağlamaktan yorulsada, Unutmayacak bu kalp seni Sevecek bir ömür boyu... Bu Umutsuz kalbim,Vicdansız kalbini...
 |
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
02.02.2010 22:00:25
Kime:
Ankara 0650
|
|
... ♥ .... ♥ ..... ♥ .... ♥ ... ♥ .. ♥ . ♥ . ♥ ♥ . ♥ .. ♥ ... ♥ .... ♥ ..... ♥ .... ♥ ... ♥ .. ♥ . ♥ . ♥ ♥ . ♥ ... ♥ .... ♥ ..... ♥ .... ♥ ... ♥ .. ♥ . ♥ . ♥ ♥♥ **ღ *ღ ღ *ღ **ღ ***ღ **ღ *ღ ღ *ღ **ღ ***ღ (¯`v´¯) `.¸.♥´ ¸.♥´¸.♥´¨) ¸.♥*¨) (¸.♥´ (¸.♥´ (¸.♥´¯`***ღ ........*.........* .....*...............* ...*....................* ..*......................* .*........................*.........*....* *.........................*...*..............* .*.........................*...................* ..*.........................*................* ...*.......................................* .....*..................................* ........*...........................* ...........*......................* ...............*...............* ..................*..........* .....................*.....* ......................*..* |
|
|
|
|
|
|