|
 |
Kimden:
Ankara 0650
24.02.2010 00:37:17
Kime:
Ankara 0650
|
|
tutacak bir eliniz olsun!!
Bir yaz günü plajda oturuyor kumlarla oynayan iki çocuğu seyrediyordum...
Her ikisi de deniz kıyısında kapılarıyla, kuleleriyle, tünelleriyle, kocaman bir kale yapmak için beraberce harıl harıl çalışıyorlardı...
Kale neredeyse tamamlanmışken büyük bir dalga gelip kaleyi bozdu...
Herşey bir anda ıslak bir kum yığınına dönüşmüştü...
Bütün uğraşlarının bir anda gözlerinin önünde yok olduğunu gören çocukların gözyaşlarına boğulboğulmalarını bekliyordum...
Ama çocuklar beni şaşırttı...
Ağlamak yerine, ikisi de kalkıp el ele tutuştular ve gülerek kıyıdan biraz daha uzaklaşıp yeni bir kale yapmaya giriştiler...
Çocukların o anda bana önemli bir ders verdiklerini farkettim...
Hayatınızdaki herşey yapmak için üstünde çok zaman ve enerji sarfettiğimiz her karmaşık yapı aslında kumdan yapılmşlardır...
Sadece başka insanlarla kurduğumuz ilişkiler ayakta sağlam kalabilir...
Er ya da geç bir dalga gelip kurmak çin yoğun çaba sarfettiğimiz çalışmaları anında yıkabilir...
Böyle bir durum karşısında, sadece yanında tutacak bir eli olan insan gülümseyebilir...
|
|
|
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
24.02.2010 00:24:45
Kime:
Ankara 0650
|
|
ßen Yarama Coktan Seni ßastım. . Bazen Susmak Gerekiyormuş Bazen Bomboş Bakmak Gerekiyormuş Hayatın Yalanlarına Anlamaya Çalışmak Saçmalık Anlamadan Yaşamak Gerekiyormuş Zaman Değilmiş Gideni Geri Getiren Aslında Zamanmış Var Olanı Götüren Ama Bazen. . . ! Unutmak Gerekiyormuş, Unutulma Pahasına Artık hayaLLér kurmuyoRum éskisi giBi déğiLim mutLuda déğiLim sanıLdığı giBi ama ağLamıyoRum arTık saRsıLan bişéyLér var içiMdé topaRLayamıyoRuum arTık kiMséyé güvénMiyorum!!! sadécé SUSUYORUMM ..
|
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
21.02.2010 20:55:16
Kime:
Ankara 0650
|
|
Sebebsizce tükettik bütün sevgilerimizi, Hiç düşünmeden,bir gün her şey bittecek yaşlanacağız, Hiç düşündük mü sonumuzu ne olacağız. Sonu nasıl bitecek kimlerin sevgisine ve şevkatine muhtaç olacağız. Yalan dolu bir hayatın yabacı yolcusuyuz Nereye yolumuzun gittiğini bilmeden gidiyoruz, Kaç yerde yalnızlığa mahkum olduk da haberimiz yok. Harcadık içimizde olan bütün güzellikleri, Haberimiz olmadan. Neylersin bunuda anldık ama bir kez daha yenilmekten kurtulamadık bir başlangıcın bitişinden Hani bunu söylerim bir sonun devamı var Devam etiysek mücadelemize kalmış yerdeden , Bitmetyen çabalarımız sonunda harcadık svgilerimizi. Şimdi dönüşü olmayan maziyi özlesekte hatırlasakta birbirimiz çok geç kaldığımızı anladık, Bir kez daha yanıldık yaşamanın kahpeliğine, Sonumuzu kendimiz görmekten çekinmeden hacadık sevgimizi Şimdi pişmanım demeye dilim varmıyor, söylesem ne çıkar Kaybettik birbirimizi şimdi nerdesin hangi yabancı perdeler arkasındasın, Hangi pencereden özlem dolu gözlerle maziyi arıyorsun. Söyleye bilirmiyiz nerdeyiz hangi yabancı yolda yolcuyuz. Hesapsızca harcanan segimiz ve sonumuz Anladık bu gün sebpsiz kavgaların sonunu Gün batımındayım sana sevda dolu bakışlarımın anısına bir kez daha kırık kalple söylüyorum seni seviyorum. Umudsuzcadaa olsa beklemek bekliyorum hi ç usanmadan Yokluğun bir kavak tadında acı veriyor... Yinede olsa sevmeye hazırım seni ve ardında kalmış ne varsa Umutsuzca beklemek zor olsada beklmek seni güzel ... Harcadık sevgimizi zamansız şimdi zaman yok kavuşmaya, ... seni seninle kapatıyorum...
|
|
|
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
21.02.2010 20:52:07
Kime:
Ankara 0650
|
|
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime. Bir başka yerde olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın, orada kalmalıydın. Çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.
Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelya idin pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim.
Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle...
Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin.
Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.
Seni severken yorulmadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
Sevdim işte ötesi yok... |
|
|
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
20.02.2010 02:22:25
Kime:
Ankara 0650
|
|
Bu son eylül Son…
Ve ben gidiyorum artık… Söylemiştim sana,son kez yazarim diye… Bir vedayı çok görmem korkma…!
Giderken ardında kalmışlıklarımla, Senden bana kalanları da dökerek önüne gidiyorum…
Son eylül bu! Son…
Son kez geliyorum sana… Bir daha dönemem… Sevdim seni bir defa… Yağmurların,gözyaşi oldu yanaklarıma… Yine sevemem…
Son eylül bu! Son…!
Artik susuyorum, Susulasi herseye… Sessiz,soluksuz,sensiz gidiyorum… Sana dokunmayacak yokluğum.
Say ki Bir yağmur damlasi eksilecek hayatından sadece… Ben kadar acıtmayacak gidişim… Özlemeyeceksin… Biliyorum… Bir bahanesi de yok yani kalmanın… Gitmek en iyisi…
Sahi, Sen kimsin eylül? Hic bitmez misin, gitmez misin?
Öyle sararmiş, dökülmüş yapraklar, Yağmurağlayan bulutlar…
Sen eylül… Sen kimsin?
Her bitti dediğimde, Rüzgarlarin vuruyor yüzüme… Her unuttum dediğimde, Adın düsüyor aklima, İçime çizikler atılıyor, İsmin dudaklarımdan cıktığında… Söyle eylül söyle… Ben seni nasil sevdim… Hasretle nasıl bekledim…
Sen kimsin…?
Şimdi müebbet bir sonbahar, Dökülen yapraklarım,anılarım, Seninle yaşamadığım her şey önümde işte, Tuttuğum ya da tutamadiğim, Bütün dilekler,sözler… Yokluğunda saydığım ya da sayamadığım bütün günler… Ve papatya yapraklari, Beni mutlu eden…
Küçük yürekler hatıra kalmış… Sonsuza dek kitli bir başka kalpte saklanmış… Bir de hatırda kalan, Küçük bir ağaç… Meyve vermeye mecali yokmuş,sararmış… … Artık bir önemi de yok Verilmemiş meyvelerin,açmayan çiçeklerin… Bir önemi yok bırakılmış çocuklarin,
Bir anne şefkatiyle sarıdığım yapraklar, Yerlerde şimdi… Basıp geçsen ne cıkar… Yüreğime basıp geçsen ne cıkar…
Bitti işte…! Bu kadar… … Yağmur hep yağacaktı… Ama papatyanin ömrü eylüle kadardı… 
|
|
|
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
19.02.2010 01:51:20
Kime:
Ankara 0650
|
|
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana |
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
19.02.2010 01:50:06
Kime:
Ankara 0650
|
|
Ben deliyim… Yorgun ve yalnızım kaldırımlara misafirim... Gecenin gözleri üzerimde. Denizin ortasında küçük bir adayım, yüzme bilmem… Yüreğimi bir yere bırakmışım, bıraktığım yerden çok uzaklardayım. Kapıları kapatmışım üstüme, sürgüleri beynime çekmişim. Hey sabreden derviş banada sabretmeyi öğretsene. Ben deliyim, ama çok şey bilirim. Renkler ve zevkler hiçbir şey ifade etmez bana... Sonların başladığı yerden, başlangıçların son bulduğu yere gidiyorum. Kara bir tren gibiyim yani, bir istasyondan bir istasyona, hep aynı raylar üzerindeyim...
Ben deliyim… Yağmurun yağması benim için romantik değildir, ben kurşun yağmurlarını bilirim. Benim güneşim batmaz, dünyam dönmez, ayım hep mehtap halindedir, rüzgârlarım doğudan eser... Kadehime doldurduğum hüzünle sarhoş olurum, mezem ise bir dilim umut... Ezbere bilirim yaşamayı, yaşarken savaşmayı…
Ben deliyim… Benim mevsimim değişmez sadece bahardır, kuşlardan sadece güvercini bilirim, yüreğim kanatlarıyla beraber çarpar. İnsanlardan yalnız çocukları severim, onları da büyüyünceye kadar..
Ben deliyim… Benim tanrım yoktur.. Bir çift göze bir güler yüze taparım.. bulmacaya benzerim.. kimi zaman soldan sağa bir nota, kimi zaman yukardan aşağıya eski mısırda bir tanrıyım... Bağıra bağıra şarkılar söylerim, sessiz sessiz şiirler yazarım. Bilmediğim yerlerin, tanımadığım kişilerin resimlerini çizerim.
Ben deliyim... Kendimle sohbet eder, kendi kendime gülerim. Telefon kulübeleriyle kavga ederim. Asfaltın siyahında kaybolup, düşüncelere dalarım. Çıkmaz sokaklarda kendimi ararım, bir de güzel hayaller kurarım. Sonra hayallerimle beraber suya düşerim.
Ben deliyim… Çayım sekiz şekerlidir, sigara üstüne sigara yakarım. Parayı sevmem ama para için çalışırım. Çalışırken annemi düşünürüm ağlarım.. Alnımın teri gözyaşlarıma karışır... Babamın otobüsüyle geçmişe yolculuk yaparım.. Ninemin masallarıyla , annemin radyodan ezberlediği sanat müziği şarkılarını hiç bıkmadan defalarca dinlerim.. Dört yaşında aşık olduğumu, ablamla vardiyalı kullandığımız çadır bezinden çantayla okula başladığımı görürüm.. sonra babamın başımı hiç dayamadığım omuzlarında uykuya dalarım.. Rüyalar görürüm uyandığımda hiçbirini hatırlayamadığım...
Ben deliyim… Güzel bir yaşam benim için anlam taşımaz, ben köyleri ve yürekleri yakılmış insanlar görürüm. kimsenin düşmanı değilim kimseye dost olmadım.. Ben yabancıyım bana.. söyleyemediğim düşüncelerim vardır.. her akşam ayrı bir meydanda atatürk heykelinin karşısında, olmayan aklımı darağacına asar ipini çekerim....
Ben deliyim.. Ben buralara ait değilim. Dağları sırt sırta vermiş bir ülkem, surlarla çevrili bir şehrim, on ikiden sonra volta attığım caddelerim kızıl sakallı bir dayım birde sarı saçlı yarim var benim..
Ben deliyim... Çizilmiş sınırları reddetmişim. ben Hakkaride düşen çığ, Şırnakta kömür yatağıyım, Eskişehirde tabut hücre Nevşehirde pari bacalarıyım.. Maraşta katliam Marmariste orman yangınıyım. Tuncelide ozanların sazı Erzurum yaylasında çoban kavalıyım Diyarbakırlı yedi kardeş burcu Derikte zeytin ağacıyım Almanyada yıkılmış bir duvar Amerikada bağımsızlık heykeliyim Fransada yıllanmış bir şarap İngilterede özgürlük meydanıyım Somalide aç bir çocuk Hollandada bir gram kokainim, Irakta mülteci kampı İran da rejim muhalifi bir demokratım, Brezilyada görkemli bir festival, Suriye ile Lübnan arasında beka vadisiyim Kürdistanda teslim ol çağrılarına ateşle karşılık veren bir militanım sırtımdan vurulmuşum bedenim dört parça.. direniş koltuk değneğim.. alnımdaki üç renkli bayrağı göğsümün kafesinde özgürlük türküsü öten yaralı kuşla dalgalandırırım.. Ölüm kurşun olup yağar üstüme, binlerce kez öldürülmüş ama ölmemişim. ben sıratın cambazı, doğal bir felaket, sosyal bir belayım.. ben deliyim..
Duygularım hep sansüre uğramış, bir fahişenin hayatı gibi yalancıdır gözyaşlarım... iplerim inceldiği yerden koptu kopacak Ve Ufacık bir bakış boğazımı düğümlendiririr. kimi özlediğimi bilmeden hasretin en yoğun halini yaşarım. ahh İçimden dağıtmak gelir, dağıtamam ya, kendimi dağıtırım. Gözlerimin kahverengisi gitgide koyulaşır, insanlarınki kankırmızılaşır. Bakamam kimsenin yüzüne, sevgiye muhtaç bir yavruya dönerim... Kalbim titrer, ben deliyim.. susturucu takılmış bir silah, saati durmuş bir bombayım.. haykırırım ama duyuramam sesimi... Yine de sardığım tütünde, yaktığım cigarada bulurum mutluluğu... dumanı sehrimin üstüne iner efkarım ağlamamaya yemin etmiş gözlerim, Ben deliyim.. Unutulmuş bir hatıra Sonu dramla biten üç bölümlük bir komedi dizisiyim çorbama kinimi doğrar, öfkemi kaşıklarım. Zehir kokan bir gül biter dudaklarımın arasından, başımı göğe kaldırırıp bakışlarımı civileyip gökyüzüne seni seyrederim, sonra bir bidon gökkuşağı döküp üstüne yakarım seni külünle birlikte zamana savrulurum. Ben deliyim... Zülfüm her gece ihanetler rıhtımında ciğerinin üzerinde sevdasını kurşuna dizer.. geceyi ikiye bölerim bir parcasına gece yarısı derim öbür parçasına yürek yarısı.. Şafaktansa bir parca aydınlık koparıp ekmeğime sürer. üstüne demli bir kuş cıvıltısı içerim.. sonra hayatın adını yalan koyarım...
Ben yüreklerde ünlem, Kafalarda soru işaretiyim. Ben deliyim... Bağrı taşlarla dolu bir toprak parçasıyım. Bir uçtan bir uca kurumuşum. Karınca yuvaları ve ayak izleriyle süslüdür tenim... Kar yağar üşür, güneş vurur kavrulurum. Kimisi tükürür, kimisi öper tükürene mezar, öpene lalezâr olurum..
Ben nehirlerin yatağı, Dağların mekanı, Şeytanın babasıyım.. Ben deliyim... Mutluluğu uzaktan seyrederken, cebimde küçük umutlar biriktiririm, gözlerimin kapının eşiğine duvardaki fotoğraflara takıldıgı saatlerde kendimi paramparca olmuslugun, tükenmişliğin koynunda bulurum. İşte o zaman hayat acı kahve tadı verir, hep içime atarım, ama, kendimi içine atacak yer bulamam. Anlamayana az gelirim, anlayana çok... Ne yarınlar birşey bekler benden, Ne de ben birşey beklerim yarınlardan... |
|
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
19.02.2010 01:44:57
Kime:
Ankara 0650
|
|
Sen Vurdunda Ben Ölmedim mi? Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni Sense araya korkular koydun. Yasaklar koydun... Bitmez tükenmez engeller koydun Şimdi nerdesin diye sakın sorma Sen çağırdın da ben gelmedim mi?
Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara, Yağmurlu havalara...Bu kasvetli akşamlara Sen varken Bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına Otobüs duraklarına... Sen varken ayrılanlara ağlamazdım... Yıkılmazdım biten sevdaların ardından Gidenlere küsmezdim Kalanlara acımazdım... Sen varken böyle üşümezdim-titremezdim Masumdum, çocuklar gibi Böyle delirmezdim-küfretmezdim...
Hele ölmeyi hiç düşünmezdim. Şimdi soruyorum sana Adı sevdaysa bu cehennemin Sen yaktın da ben yanmadım mı?
Biliyorsun Bütün acılarına 'yeşil ışık' yaktım olmadı Bütün korkularına'arka çıktım'olmadı Dağlara merdiven dayadım olmadı Haziranda kar oldum yağdım avuçlarına olmadı Sevdim olmadı -yandım olmadı-Ne yaptıysam olmadı Benden artık pes Bu aşkın biletini istediğin gibi kes Nasılsa gidiyorsun Biliyorum git...
Ama ardında Ağlayan bir çift göz Paramparça bir yürek Ve yıkılmış bir dağ görmek istemiyorsan Çek silahını-daya sırtıma Titrersem namerdim... Sen vurdun da ben ölmedim mi?
|
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
19.02.2010 01:43:57
Kime:
Ankara 0650
|
|
__88_______888_____888__ __88_______88_______88__ __888_____888_______88__ ___888888888______888___ ________________________ __88888888888888888888__ __88_______88_______88__ __88_______88_______88__ __88_______88_______88__ __88_______88_______88__ __88________________88__ ________________________ __88888888888888888888__ _________________888____ ______________888_______ __________8888__________ _______888______________ ____888_________________ __88888888888888888888__ ________________________ __88888888888888888__88_ ________________________
________________________ ________________________ ___888______888888888___ __88_______888_____888__ __88_______88_______88__ __888_____888_______88__ ___888888888______888___ ________________________ __88888888888888888888__ __88_______88_______88__ __88_______88_______88__ __88_______88_______88__ __88_______88_______88__ __88________________88__ ________________________ ________88888888888888__ _____888________________ __888____________________ __888____________________ _____888________________ ________88888888888888__ ________________________ __88888888888888888888__ _________________888____ _______________888______ _____________888________ _______________888______ _________________888____ __88888888888888888888__ ________________________ __88888888888888888888__ __88_______88_______88__ __88_______88_______88__ __88_______88_______88__ __88_______88_______88__ __88________________88__ ________________________ __________________8888__ ______________8888______ __888888888888__________ ______________8888______ __________________8888__ ________________________ __88888888888888888888__ __88_______88_______88__ __88_______88_______88__ __88_______88_______88__ __88_______88_______88__ __88________________88__ ________________________ __88888888888888888888__ _________________888____ ______________888_______ __________8888__________ _______888______________ ____888_________________ __88888888888888888888__ ________________________
________________________ ________________________ _____88888888888888___88 ___88______________88___ __88________________88__ __88________________88__ ___88______________88___ _____88888888888888___88 ________________________ __88888888888888888888__ __88____________________ __88____________________ __88____________________ __88____________________ __88____________________ ________________________ ___888______888888888___ __88_______888_____888__ __88_______88_______88__ __888_____888_______88__ ___888888888______888___ ________________________ _______8888888888888__88 ____888_________________ __888___________________ __888___________________ ____888_________________ _______8888888888888__88 ________________________ __88888888888888888888__ _________________888____ ______________888_______ __________8888__________ _______888______________ ____888_________________ __88888888888888888888__ |
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
18.02.2010 16:25:46
Kime:
Ankara 0650
|
|
İnsan seçmem seçtirmem, seçenle beraber nefes bile almam, hatamı kabullenir cezamı çekerim, Dostumu satmam sattırmam..! Satanla bir adım bile atmam..! Yalan söylemem söyleyene affım olmaz, özüm neyse sözüm odur, Ben dostluğa ve arkadaşlığa önem verir aç uyur başı dik gezerim..! Çıkarlarım doğrultusunda iş yapmam,Yolum düzgün , aklım selim, adaletim doğrudur ,kimseyi kırmam kıranı da hoş görmem..! Ben BENGELDİMM, dediklerimi yapar, tükürdügümü asla yalamam..! Dostuma, Arkadaşıma, Sevdiklerime zarar verecekleri ^ Sıfırla carpıp yok etmesinide bilirim..!^
 |
|
 |
Kimden:
Ankara 0650
18.02.2010 03:08:11
Kime:
Ankara 0650
|
|
Bir zamanlar gökyüzünde birbirlerini gerçekten çok seven bir bulutla yıldız vardı... Bulut gökyüzünün en şeker, en pembe bulutu yıldızsa en parlak, umudu en çok yansıtan yıldızıydı...
Gökyüzündeki her varlık onların sevgisini kıskanırdı... Tatlı bir kıskançlıktı onlarınkisi... Ama biri vardı ki bulut ve yıldızın ayrılmalarını yürekten istiyordu... Hem de yıldızın en yakın arkadaşı olmasına rağmen...
Bulut biraz saftı, kimseyi kıramazdı... Yıldızsa bulutu için elinden gelen her şeyi yapabilir, herkese meydan okuyabilirdi... Zaten onun için bir bulutu bir de çok sevdiği dostu peri vardı... Bir derdi olduğunda gider periye anlatırdı... Nereden bilebilirdi ki, perinin bir gün bunların hepsini yıldızla bulutun ayrılmalari için kullanacağını?
Bir gün nazar değdi bulutla yıldıza... Hiç yoktan bir sebepten tartıştılar. Bulut, çekti gitti, hatalı olmasına rağmen. Yıldızsa "Nasılsa bulutum beni seviyor, dönecektir." diye düşündü... Fakat hiç bir şey beklendiği gibi gitmedi... Bulut dönmedi. Kim bilir, belki de cesaret edemedi dönmeye. Tek bir gerçek vardı ki: O da ikisinin de çok üzgün olduklarıydı...
Gökyüzündeki iyilik melekleri bile ağladılar onların durumlarına ama ne fayda...
Ertesi gün yıldız olanları en yakın dostu periye anlattı... Periyse göstermelik bir hüzne büründü... Eline büyük bir fırsat geçmişti. Artık hayatı boyunca kıskandığı kişiye karşı kozları vardı elinde. O kişi, en yakın dostu yıldız olmasına rağmen kullanacaktı kozlarını... Hem de büyük bir zevkle...
Bulutun yanına gitti ve yıldızın artık onu sevmediğini söyledi. Bulutsa üzüldü, boynunu büktü ama elinden hiç bir şey gelmeyeceğini düşündü... Çünkü yıldız inatçıydı.. Bir kere olmaz dediyse, bir daha olur demezdi. Peri de bulutun bu üzgün durumundan yararlanıp ona olan sevgisini itiraf etti... Bulut da kimseyi kıramadığı için perinin, yıldızının yerine geçmesine izin verdi...
Yıldız, günlerce bulutunun dönmesini, ondan af dilemesini bekledi... Ama bulut gelmedi. Bir gün yıldız, bulutun yanına gidip, konuşmaya karar verdi. Gece yola çıktı.
Bulut, dostu sandığı periyle birlikte ayda eleleydi... Melekler dayanamayıp, tüm olan biteni anlattılar yıldıza... Çok üzüldü ve çaresiz, döndü arkasını gitti... Yavaş yavaş sönmeye başladı...
O günden sonra yıldız söndü, ışık veremez oldu.. Bulutsa artık ne o kadar pembe, ne de o kadar kadifeydi.
Yıldız, ilk zamanlar her şeyden vazgeçti, hayata küstü... Ama kolay pes etmezdi. Kısa bir süre sonra hayatıyla ilgili o önemli kararı verdi.
O güne kadar hiç görmediği güneşin yanına gidecekti ve biraz daha ışık isteyecekti ondan. Çok geçmeden daha önce hiç görmediği güneşin yanına gitti... Ondan yansıtması için biraz daha ışık istedi... Güneş ışık yerine sevgisini verdi yıldıza...
O gün bu gündür yıldız, dünyaya güneşin sevgisini yansıtır.... Bulutsa hep gözyaşlarını akıtır dünyaya... Bir de yüreğinde kopan fırtınaları...
|
|