|
|
|
|
|
|
 |
Kimden:
ALayına iSyan.
04.04.2012 12:39:23
Kime:
ALAYINA iSYAN.
|
|
Bir insan gerçekte hiç görmediği birine karşı sevgi duyabilir mi ?
"Sevgi beklentisiz ve çıkarsızdır" der Form..İnternet' te yaşanan aşkların benzersiz olduğunu sanıyoruz. Sonuçta insanlar aynı insanlar ve ilişkilerin niteliğini belirleyen yine onlar. Ancak İnternet'in insana verdiği sınırsız özgürlük duygusu ve fantazileri gerçekleştirmek için mükemmel bir araç olduğu hissi. Başlangıçta asla bunun farkına varamıyorsunuz. Ancak bu duygu davranışları ister istemez etkiliyor. Ve siz bakıyorsunuz ki gerçek hayatta oynadığınız rollerden sıyrılmış gerçekte olmak istediğiniz insan oluvermişsiniz. Ve siz önce kendinize sonra da karşınızdakine karşı dürüst olduğunuz sürece ilişki gerçekten dürüst ve çıkarsız bir hale geliyor. Artık olduğunuz gibi kabul edildiğiniz duygusuyla karşınızdakini olduğu gibi kabul etmeye başlıyorsunuz. Anlattığınız düşünceleriniz ve duygularınız o kadar içten. Gerçek yaşamda olamayacak kadar hızlı yol almışsınızdır kısacık bir zaman içinde. Karşınızdaki kesinlikle doğru kişidir, çünkü siz onunla konuşmaya devam etmektesiniz. Sabahlara kadar birlikte aslında hiç yaşanmamış bir yaşamı paylaşmaktasınızdır. Yıllardır baskı altına aldığınız dürüst tepkiler vermeye başlarsınız. Onunla birlikte olmaktan ne kadar çok hoşlandığınızı, onunla birlikte kendinizi çok iyi hissettiğinizi anlatırsınız. Bu duygularınız karşılıklıdır ve aranızda önceleri beklentisiz bir dostluk doğar ve sonra bu yavaş yavaş sevgiye dönüşür. Siz belkide evlisinizdir ve belki karşınızdaki kişi gerçekte asla birlikte olmayı düşünmeyeceğiniz yaşta veya sosyal statüde olabilir. Ve hatta siz İstanbul' da ve sevgiliniz Brezilya' da olabilir. Ne farkeder ki, ihtiyacınız olan sarılmak için bir beden degildir. Aradığınız ve istediğiniz, sizi sizin kadar iyi anlayan birine karşı duyduğunuz sevginin o, zaman ve mekan tanımaz sıcaklığıdır. Bir elmanın bir yarısı siz diğer yarısı o dur.
Size "Bu rüyadan hiç uyanmasak" der, siz de ona "Bu bir rüya değil" dersiniz, rüya içinde bir gerçekliği yaşadığınızı bilerek. Sonra "sana tuhaf gelecek belki ama" dersiniz, "Seni seviyorum"... Ekrandaki cevap mutlulukların en güzelini yaşatır size "Ben de seni seviyorum"
Sonra ne mi olur? Bilmem..
Bu sorunun binlerce cevabı var.... Belki hayatınızın aşkını İnternet üzerinde bulabilirsiniz. Belki de bulamazsınız. Ama eğer o doğru kişiyi bulursanız, sakın "Yarın bir başkasını bulurum" kolaycılığına kaçmayın. Bulamayabilirsiniz.
Aşkınıza sahip çıkın ne pahasına olursa olsun ! __________________ BEN BİR GERİLLANIN HAYATA İTİRAZIYIM..Yazarsam DESTAN,Susarsam ÇATIŞMA,Konuşursam SAVAŞ.Seversem DEVRİM olur... |
|
|
 |
Kimden:
ALayına iSyan.
22.03.2012 22:30:35
Kime:
ALAYINA iSYAN.
|
|
Bir yudum mutluluğu fazla buldu mu diye düşünmedeyiz zaman zaman.Toprak da ekine bazen fazla bulduğunu sakınır.
Bak cemreler düştü işte,önce havaya, sonra suya toprağa hayat saldı sonunda.bu kadar kısa bir süreçte edindiğim dostluk köprüsünde çok kısada olsa yolumuz bir bahara yolculuk yapabildik. Bu süre kısa olsa da ekilen tohumların adresine ulaştığı kesin! Zira ne bu satırlar yazılırdı nede okunacak medet bulunurdu yürekte.O gizemli sürecin büyüsünü bozamadı zaman(sende bir ara bu böyle olmasa da) bir dönem sonunda Birden savrulmuş, suya düşmüş alabora olmuşuz. Nedenler sıralı elbet bir sonucu bir sebebe bağlamak yeterli değil? Ama dostluk köprüsünün temelinde sevgiden güçlenmiş ayaklar sapasağlam durmalı, bunun için dalgalar yırtınsa da gücü yetmez biliyorum.İçinde ne riya nede maskeyle örtülmüş hiçbir harç konmadı. Güzel olan buydu. Ne hesaplar yapıldı ne de kısa günün karına bağlandı. Kendiliğinden gelişecek gün geçtikçe artacak, düşündüren ama yargılamayan bir düşünceyle atıldı bu uzun yolculuğun temeli!...
Uzun yol diyorum evet bu durumda hesaplardan uzak ta olsa görüldüğü kadarıyla çok yakında değil belki.Belki diyorum ani bir dönüşün ardından feda ettiğin Sana, gıpta ettim.Vefanın ve hayat yolculuğunda yürüyen iki yol arkadaşının vefası !....Belki doğru olanı yapmanın gerekliliğinden kaynaklandı bu dönüşler!...
Bu güne kadar yaşayamadıklarımızın gizemi gizli bu karanlık dünyada. İkimizde acemi bir ahçının yapacağı yemeği yiyecek kadar aç değiliz.Ama asıl açlık mutluluğa bu kesişme noktasından hareketle, yüreğinin sesini kısmaktan başka çareyi bilmemek üzere gizlenmişiz beklide….
Doğru mudur eğrimidir orasını bilemiyorum inan. Neyin ne zaman doğru olduğunun tek kanıtı zaman denmekte .Evet Zaman… Acelesi olanlara Azrail sabrı, olmayanlara derviş kılığında görünen zaman!. Nice kıvılcımları yangın yerine getiren de yada hiç çoban ateşi misali bir kısa arlıkta geceyi renklendiren gene zaman!. O nedenle bu kavram karşısında biraz daha temkinli durmak sanırım en akıllısı.çoğu zarar azı zarar denmekte, Ortada bir yol ise kardan mı zarar zarardan kar mı bilinmez.
Uzun ve bir haylide düşüncelerin arasında kaybolmaktan korkuyorum. Zira bu süre yada süreler alternatifsiz bir yaşamı düşleyen beni koşulsuz bir yolculuğa çıkaracağına inanmak istiyorum. O zaman zamanın bittiği yerde Sen başlayacaksın bu ömürde. Bilmem anlatmak istediğimde acze düşmedim umarım.Ancak buna yüzde yüz emin olmam koşulunu getirdim.
Seni sana anlatmam için zaman zaman bazı küçük dakikalara sığınmak istedim. Son zamanlarda ne yazık ki bu da mümkün olamadı. Bu bir zamanı geçirme adına değildi ki sende biliyorsun. Sadece daha iyi yorumlayabilmek adına istenmiş minik bir taviz desek daha doğru bir kelime olacak sanıyorum.Koşul değil sadece istem di. Ama olmaması halinde bile uzak da olsa aynı çevrelerde aynı şehirde olmamıza karşın ne ben Ferhat olabilme şansına sahip, nede sen Şirin. En azından o duygunun adını bilmenin verdiği hazı tatmanın yolculuğunda olmak ta memnuniyet vericidir. Eksik yada fazla olan bu! Yetinmenin ne olduğunu bildiğim bu arzulara gem vurmayı da yaşayarak öğrenenlerdeniz. Şimdi asıl olan aralarda görünmez duvarları görünür kılmak, mesafeleri yakın görmek adına ne yapılabilirliği uzun uzun tartmak gerek. Bir şeyler öğrendiğimi sandığım yaşam da hayat ne yazık ki hep umduklarımızı sunmadı, yada bizler seçim noktasında o bilinçte olamadık. Bu gün bu dönemde aynı koşullar olsaydı sonuçların tam aksi olacağının garantisini verebilirdim İnan.
Bu başlangıç olarak sunacağım mektupların ilki , Kim bilir daha neler yazacak bu kalem?
Karanlığı bilmeden aydınlığın kıymetini ölçmek gibi bir çaba olmadı.Zannettim ki o dönemlerde dünya ben nasıl istiyorsam öyle döner.Belki bir zaman böyle de gördüm, İşte aradan seneler, seneler de bir şeyleri alırken farkına varmadığımız kim bilir daha neleri bir bir alıp götürmüş zaman. Bir düşünürden okumuştum: “ Hayat hiçbir şeye geç kalamamak için hep erkeni önümüze sunar” Keşkelerimiz, beklilerimiz de bu sununun içindeydi. Ama bunu neden hep yaşayarak öğrenmek zorundayız.inan anlamış değilim.Neden bize bir sinema perdesinde gerçekleri abartısız öğretme zahmetinde bulunmadılar. Oysa Hep yaşamak gerekmez ki gerçekleri yakalamak! Neden İnsan oğluna aklın ve bilginin dengesinde öğrenmeyi öğretmez yaşam, bunu uzun zaman sorguladım. En yakın bir arkadaşımızın yaptığı bir hataya hemen yol gösterirken, kendi adımıza ders alma yerine çabuk unutur, çok geçmeden belki benzer yaşamın girdabında savruluruz. O zaman akla gelen yaşanılarak öğrenme seyirle öğrenmeden kat kat etkili. Burada ikileme düşüyorum.Aklın ermediği bazı noktaların da hesabı kimde! Bunları yazarken seni karşıma aldım sanma, sadece beynin sıraladığı takılı kalan bir kaç noktadan ibaret düşünceler. Sonuç noktasında kendimce ,Yaşamın planlabileceği ama sevgilerin ve aşkın planlanamadığı bir mantık çıkarmak mümkün.
Bu nedenle planlamadan bir güzelliğe yelken açmanın ne kabahati yada ne cezası olursa olsun katlanılır diye düşündüm.Kaldı ki aksinde yaşam bize acılarıyla fazlaca öğretmedi mi?
Şimdi dönüp dünü geri getiremeyeceğimize göre, başlama noktasını senle karşılaşma noktasından seçmek neyi kaybettirecek. Kaybettiklerimizin yanında !Kim bilir yalancı baharın bir defaya mahsusu olmak üzere doğaya sunduğu kıyağı , bize de sunma olasılığı üzerinde yoğunlaşmak fena mı olur!....”Korkuları yenmenin yolu tehlikenin üzerinden geçermiş”
Bu nedenledir ki bundan böyle zaman kayığının sürüklediği yerde bir tek ada olasın istiyorum. |
|
|
|
|
 |
Kimden:
ALAyInA iSyan.
25.04.2011 11:02:37
Kime:
ALAYINA iSYAN.
|
|
Öldürecektim seni bende Kendimde o gücü bulabilseydim eğer...Sindiremeyecektim senden kalanları benden uzak mezarlara koymaya!!! Diyar diyar dolaşıp yine içime gömecektim seni en sonunda... "Ben demiştim" diyenlere, üzüntümü belli etmemek için kuşandığım mekanik tebessümlerimin ardındaki yaşlarla sulayacaktım taze mezar toprağına ektiğim çiçekleri...
Ama ben seni içimde öldürmeye kıyamadım....
Başarabilseydim incitecektim seni... incinmişliğimin verdiği cahil cesaretle...
Ne var ne yok sayıp dökecektim karşına geçip... Kendimi hayrete düşürürcesine birer tokat gibi vuracaktım hiç kullanmadığım o ağır lafları... Kıracaktım seni binbir parçaya ayırana kadar... Duvardan duvara fırlatacaktım sevgi diye önüme sunduğun hastalıklı duygularını...
Ama ben seni incitmeye de kıyamadım...
Elimden gelseydi unutacaktım seni... Gözlerimden silecektim hayalini ve dilimden adını... Duman duman atacaktım seni bu şehirdeki tüm bacalardan ama soluduğum havaya karışıp yine dolacaktın ciğerlerime... Onlarca damla döküp göz pınarlarımdan akıtacaktım seni sevgimin atığı diye ama ıslaklığın kalacaktı elmacık kemiklerimde... Bu kez de tenimin tuzuna karışacaktın...
"Sözümü tutacağım ,adını anmayacağım"nağmelerini dinleyip neyi unutacağımı unutacaktım seni unutayım derken...
Zaten ben seni unutmaya da kıyamadım... Ne kadar çabuk geldi ayrılık...
Oysa daha yeni başlamıştık birbirimize ayak uydurmaya, daha doğrusu ayak uyduramamaya... Nedensizliklerin iç çekişlerini dinlerken vedalar bozdu suskunluğumuzu... Bana mıydı kızgınlığın yoksa kendine mi anlamadım... Kaçar gibi veda ettin... Oysa ben seni sevmelere doyamadım!!!
Öldürecektim seni... İncitecektim seni... Unutacaktım seni....
Ama lanet olsun!!!
Kı-ya-ma-dım!!! Oysa ben seni sevmelere doyamadım!!!
|
|
 |
Kimden:
alayına isyan.
04.04.2011 20:55:02
Kime:
ALAYINA iSYAN.
|
|
Karanlığımın örselenmiş Ve tükenmiş kimliğinden yazıyorum. Merhaba çocuk Kaldırım taşlarına baktığımız Esmer Ankara’nın yüzümüzü kavurduğu Dudaklarımızı çatlattığı Gözlerimizi doldurduğu Karanlık bir odanın en duldasına Ve bir çok gidişin ardına yaşanan Ağlanan bir gecenin hapsinden yazıyorum.
Merhaba arkadaş Gidişinle mi başlayacaktı Kalbimin yeniden kanaması?.. Ve özlemin, beni böyle çırılçıplak Bir yangının ortasına mı bırakacaktı?.. Öyle çok yoruldum ki çocuk. Bu kaçıncı sensiz gece?.. Saymadım, adını koymadım, Ve öylesine değiştim ki, Görsen hem kaçar, hem de ağlarsın Ben bu ayrılığı anlamadım çocuk. Hala karanlık odamı aydınlatan, Bir elmanın yarısı sen, yarısı ben olan, Siyah beyaz bir hatıranın fotoğrafı baş ucumda. Cebimde burnunu sildiğin o üç kuruşluk peçete Yakut misali yanıp duruyor kalbimin üstünde Ve ben kalemi kağıdı elinde hasrete pervane Seninde dediğin gibi yaramaz bir şairim yine Soyadım ince yaa, Yine ondandır ince mevzulara takılıp kalmam… Dizlerine başımı koymayı, Başını dizlerime koymanı özledim Öyle çok özledim ki. özlemden öte. Aslını sorarsan kalbini kırmak değil , İncitmek seni, asla!.. Yemin ederim niyetim ağlatmak değil. Bütün sözlerim çıkmazlara sokan yokluğuna, Bu karanlık odanın içine bırakan hatıralarına Ve dahası bir kere sesini duyamayışımadır… Öfke değil, nefret değil Benimkisi hüzün sadece sevdiğim… Sigaramın katranında boğuluyorum Ankara sokaklarına Senden benden arta kalan o mum yarasına Dudaklarımı gömüyorum. Sonra acı içinde geceye sönüyorum, Yoksun yaa… Gelmiyorsun yaa… Uzaksın yaa Yokluğunun ağır bedeli ve hepsi DARBEDİR … Hayata dair o gidişinle açılan büyük çukur DEVRİMDİR KALBİMDE… Seni özlerim, seni söylerim Böylesine yalnız ANKARA gecelerine… Saat onikiye beş var. İdamımı vermişim ASMIŞIM kendimi yalnızlığına, Az sonra kapım çalacak Ve son arzun diyecek Azrail Bir yudum su diyeceğim Nerden bileceksin sevdiceğim Gelmezsen ÖLECEĞİM… Şimdi kırık ezgiler yankılanır odamda, Ankara’da Hatta malum olur kalbimin ölüm marşları. Bir sessizlik olur sonra sallanır başım Yakar senide sallanışım o batasıca İstanbul’da. Adı diyorum adı batasıca İSTANBUL’DA. Ölesim tek geçmiş bir kaç satırda Gelde bitsin diyeceğim Yoksun bee sevdiceğim… Şimdi ağlarım, Dokunsan kanarım Şimdi nasılsın desen, Volkan olur PATLARIM. Sorma ne haldeyim, nerdeyim? Ben kimim?.. Şairin dediği gibi Kimliğimi tarif eden, Yüzümü gösteren O kahrolasıcası yüzümü diyorum Aynalardan uzaktayım sevdiğim… Karanlığın içine bir ince yaram daha düştü, Sen yoktun kar beyazım, her yan kırmızıya döndü. Görmezdin, göremezdin, bilmezdin ki. Herkes gitti yine, o rutubetli odamda, Kafam cigara dumanı içerisinde, İçime sensizliği sindirmeye çalışıyorum Ve biliyor musun bunu yapamayacağımı bile bile Seni içimden silip atmaya çalışıyorum… Seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum Hoşçakal iki gözüm saat on iki.
|
|
|
|
|
|
 |
Kimden:
ALAyInA iSyAn.
22.12.2010 21:05:35
Kime:
ALAYINA iSYAN.
|
|
GerÇek bir Aşk ÖyKüSü Nette Tanışan iki genç arkadaş olurlar. Zaman içinde sıkı bir Dostlğa dönüşen Beraberlklerini Zedelemmek için hiçbir zaman birbirlerini görmemeğe, fiziki özelliklerinden bahsetmemeye karar verirler.İsimlerin, şekillrin olmadığı Sadece ruhların derinliklernden ,gelen En samimi Duyguların dile Getirildiği zaman ve mekan unsurlarından soyutlanmış Bir birliktelik içinde Sürer dostlukları. Ve bir Gün Bakarlar ki birbirlerini tamamlayan iki varlık olmuşlar. Yazışmadıkları gün hatta saat Olmamaya başlamışlar. Adeta nefes alış gibi Doğal bir bütünleşme, isim Takamadıkları bir aşk gelişmiş içlerinde. Tüm beşeri sıfatlardan sıyrılmış, Bambaşka bir halmiş bu.aradan geçen zaman zarfında, artık Kesinlikle Birbirlerinden asla kopamayacaklarına inandıkları gün Tanışmaya ve evlenmeye karar vermişler.Ve ikisinin de çok iyi Bildikleri bir Kentin çok iyi Tanıdıkları bir sahilinde Buluşmak üzere anlaşmışlar.Hanımın Elinde Kırmızı güller ve Dudaklarında sevgi dolu bir gülümseme olacakmış. Erkek ise hiçbir Alamet Taşımayacakmış.Nihayet beklenen gün gelmiş. Genç erkek sözleştikleri yere yaklaştıkça kalbi duracak gibi oluyormuş. İşler biraz değişmeye başlamış kalbinde. ya Çok çirkin bir kadınsa sevdiceği, ya Kör, topal ya da…… İse. Biraz hata yaptığını düşünür gibi olmuş Ama çabuk savmış bu kendine ve Aşkına yakışmayan düşünceleri zihninden.Karşıda elinde bir gül tutan ve sağa ,Sola bakınan hanımı görmüş. İçi hop etmiş Fakat dudaklarında beliren düş kırıklığını biraz Olsun giderebilmek için bir, iki derin Nefes almış ve Son derece kararlı Adımlarla hanımın yanına yaklaşmış.Annesi yaşında Hatta daha da yaşlı, Saçları Pamuk gibi bembeyaz, Yüzü yaşadığı yılların derin izleri ile buruşmuş Fakat dudaklarında güzel Bir O Kadar da Şaşkın bir tebessümle kendine doğru yaklaşan genç erkeğe bakıyormuş. Gözleri bin bir soru ile kıpırdıyor, Yorgun Gözkapakları arada bir Feri kaçmış gözbebeklerini uzaklara yönlendiriyor ama yaşlı kadın gözlerini Genç erkeğin bakışlarına kilitlemeye çalışıyormuş.Zihninde çeşit, çeşit Zıt fikirlerin koşuştuğu genç adam bir, iki yutkundu ve gücünün son raddesindeki bir hıçkırıkla,"Merhaba Aşkım!!...Nasılsın." dedi.kadere teslim olmuştu. Söz vermişti. Biliyordu her şey olabilirdi. Bir an gözlerini kapadı ve yazışmalarını hatırlamaya çalıştı. Önca duygu dolu kelimeler, sevda yüklü vaatler, Parlak gelecekler nasıl olmuştu da Bu yaşı geçmiş hatunun kaleminden dökülebilmişti. Bir türlü inanamıyordu Fakat gerçek gün gibi ortadaydı.Yaşlı kadının elinde tuttuğu kırmızı güller aldı ve Tarif edilemeyen bir duyguyla onları öptü. Sonra elini uzattı ve,"Hadi kalkmana yardım edeyim Aşkım. buradan uzaklaşalım. " dedi.Olanları anlamsız gözlerle seyreden Yaşlı kadın dudaklarını araladı ve,"Ey oğul, Ben yıllardır bu kelimeyi unutmuş Anan belki Ninen yaşta bir kadınım. Neler oluyor anlayamadım Ama o gülleri elimden niye aldın. Onları bana şu ilerde Oturan genç kız verdi. Birini bekliyormuş, Burada buluşacaklarmış. Gelirse benim tarafımdan bu gülleri ona verir misin demişti. Ben de o Genci bekliyordum. Yoksa o sen misin?"Genç adam bir an soluksuz kaldı, Boğazında düğümlenen hıçkırık ve karmakarışık duygularla yaşlı kadının işaret ettiği yöne baktı. Bir çift sevgi ve Minnettarlıkla parlayan yeşil göz kendisine gülümsüyordu. Telaşla yaşlı kadının ellerini öptü ve Gülleri ona tekrar vererek işaret edilen tarafa koşmaya başladı. Genç kız da ayağa kalkmış onu bekliyordu."Seni izledim. Şayet gülleri almayıp geri dönseydin Sessizce buradan uzaklaşacaktım. seni doğru Tanımışım Aşkım |
|
 |
Kimden:
ALAyInA iSyAn.
31.10.2010 18:30:06
Kime:
ALAYINA iSYAN.
|
|
yare minj xeyidi naşine silawa sereme bal hevbu hetta wi gava gava çawem pe kewt heser keti çawa ke sebepbu Li me mala we ne awa ewji melebukek jir ne bum zawa ey gidi dünyaye ey gidi mal xayin ke sebepbu lime mala wa ne awa eşka dila zore wella belomebe ez zanım bexet reşim şansemle tuneye ey gidi dünyaye ey gidi mal xayin
malemej ewarda heyya dozej şewe min go heyal xemme dunyaye hebi em herdu bernadın maj bel we kedere tujil min xeyidi ka beje sebebi ey gidi dünyaye ey gidi mal xayin em herdu bernadın maj bel we kedere ey gidi dünyaye ey gidi mal xayin eşka dila zore wella belomebe ez zanım bexet reşim şansemle tuneye ey gidi dünyaye ey gidi mal xayin
|
|
|